Türkiye’de kâr amacı gütmeyen bir kuruluş kurma süreci, belirli yasal gerekliliklerin ve düzenlemelerin yerine getirilmesini gerektirir. Bu tür kuruluşlar, Dernekler Kanunu (4721 sayılı Medeni Kanun) ve Vakıflar Kanunu (5737 sayılı) hükümlerine tabi olarak faaliyet gösterir. Ayrıca, kâr amacı gütmeyen kuruluşların işleyişi ve denetimi 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu ve 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun çerçevesinde düzenlenmiştir. Kâr amacı gütmeyen kuruluşların kuruluş aşamasında tüzüklerinin hazırlanması, kurucu üyelerin belirlenmesi ve gerekli belgelerin ilgili mercilere sunulması gerekmektedir. Bu süreçte Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimize dernek ve vakıf kurma işlemlerinde hukuki danışmanlık sağlayarak, tüm yasal prosedürlerin eksiksiz ve doğru bir şekilde tamamlanmasına yönelik hizmetler sunmaktayız.
Başvuru Süreci ve Gerekli Belgeler
Başvuru süreci, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş kurmak isteyen kişilerin öncelikle ilgili kurum ve kuruluşlara başvuruda bulunmasını gerektirir. Dernek kurmak için 4721 sayılı Medeni Kanun’un 60. maddesi uyarınca en az yedi kurucu üyenin bir araya gelmesi ve dernek tüzüğünün hazırlanması gerekmektedir. Vakıf kurmak isteyenler ise 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 5. maddesi gereği vakfiye adı verilen bir belge hazırlamalıdırlar. Gerekli belgeler arasında kurucu üyelerin kimlik fotokopileri, ikametgâh belgeleri, noter tasdikli imza beyannameleri ve kuruluş bildirim formu yer almaktadır. Başvurular, Dernekler Dairesi Başkanlığı’na veya Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yapılır ve bu süreçte eksiksiz ve doğru bilgi sunulması çok önemlidir. Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin bu süreçleri sorunsuz bir şekilde tamamlamalarına destek oluyoruz.
Kuruluş başvurusu yapıldıktan sonra, başvurunun incelenmesi ve onaylanması süreci başlar. Dernek kuruluş başvuruları, Dernekler Dairesi Başkanlığı tarafından 60 gün içinde incelenir ve bu süre zarfında gerekli görüldüğünde ek belge veya bilgi talep edilebilir. Vakıf başvurularında ise, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün başvuruyu 30 gün içinde inceleyip sonuca bağlaması gerekmektedir. Başvurunun kabul edilmesi halinde, kuruluşun tüzel kişilik kazanabilmesi için derneğin il dernekler müdürlüğüne kaydedilmesi veya vakfın tescil işleminin yapılması gerekecektir. Bu süreçte doğru ve zamanında bilgi sunulması büyük önem taşır, aksi takdirde gecikmeler veya başvurunun reddedilmesi söz konusu olabilir. Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, başvurunun her aşamasında müvekkillerimize rehberlik ederek, sürecin hızlı ve sorunsuz ilerlemesini sağlıyoruz.
Onay sürecinin tamamlanmasının ardından, kâr amacı gütmeyen kuruluşun faaliyetlerine resmi olarak başlaması için belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Dernekler, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’na uygun olarak yardım toplama faaliyetlerini düzenlemek zorundadır. Ayrıca, her yıl genel kurul toplantılarını yaparak yönetim ve denetim kurullarını belirlemelidirler. Vakıflar ise 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’na uygun olarak vakfın amaç ve faaliyetlerine uygun çalışmaları gerçekleştirmek ve mali denetimlerini Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirmek zorundadır. Bu süreçlerin her aşamasında Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, kuruluşların yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerine ve karşılaşabilecekleri hukuki sorunların çözümüne yönelik profesyonel danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Müvekkillerimizin kuruluşlarını başarılı ve sürdürülebilir şekilde yönetebilmeleri adına, her türlü hukuki destek için yanlarındayız.
Yasal Gereklilikler ve Düzenlemeler
Kâr amacı gütmeyen bir kuruluşun kurulması için ilk adım, kuruluşun türüne göre belirtilen yasal gerekliliklerin ve düzenlemelerin yerine getirilmesidir. Dernek kurmak isteyen kişiler, öncelikle 4721 sayılı Medeni Kanun’un 56. maddesine göre belirlenen asgari yedi kurucu üye ile derneğin kuruluş bildirimi ve tüzüğünü hazırlamalıdırlar. Vakıf kurmak isteyen ise 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca vakıf senedi hazırlamalı ve noter huzurunda tasdik ettirmelidirler. Gerekli belgeler, kuruluşun amaçlarına ve faaliyet alanlarına göre farklılık gösterebilir. Bu belgeler, kurucu üyelerin kimlik bilgileri, imza sirküleri, ikametgah belgeleri ve dernek veya vakfın amaç ve faaliyetlerini ayrıntılı olarak açıklayan tüzük veya senet gibi evraklardan oluşur. Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, bu süreçte müvekkillerimize rehberlik ederek tüm yasal gerekliliklerin eksiksiz ve doğru bir şekilde tamamlanmasını sağlıyoruz.
Kuruluş aşamasında tamamlanması gereken diğer önemli adım, faaliyet gösterilecek adresin belirlenmesi ve bu adresin yasal gerekliliklere uygun olduğunun tespit edilmesidir. Dernekler için bu süreç, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nun 6. maddesi ve Dernekler Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülür. Vakıflar için ise, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 25. maddesi gereğince mülkiyet veya kullanım hakkı beyanı gerekir. Bu adresin ilgili yerel yönetim tarafından onaylanması ve mevcut belediye imar planına uygun olduğunun belgelenmesi zorunludur. Ayrıca, dernek veya vakfın amacı doğrultusunda, gerekli izinlerin alınması ve ilgili kurumlara faaliyet bildiriminde bulunulması gerekmektedir. Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin kuruluşun faaliyet göstereceği adres ve gerekli izinlerle ilgili tüm işlemlerini eksiksiz şekilde tamamlamalarına yönelik hukuki destek sağlamaktayız.
Kâr amacı gütmeyen kuruluşların yasal gerekliliklerini tamamladıktan sonra, kuruluşun tescil edilmesi aşamasına geçilir. Dernekler için bu süreç, kuruluş bildirim formu ile birlikte 4860 sayılı Dernekler Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca derneklerin bulunduğu il veya ilçedeki mülki idare amirliğine başvuru yapılarak gerçekleştirilir. Vakıflar ise, kuruluş beyannamesinin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne sunulması ve bu kurum tarafından tescil edilmesi ile resmiyet kazanır. Kuruluşlar, tescil işlemi gerçekleştirildikten sonra, faaliyet alanlarına göre, gerekirse ilgili bakanlıklardan veya yerel yönetimlerden ek izinler almak durumundadır. Tescil işlemi sonrası da kuruluşların mali yükümlülüklerini yerine getirmesi ve düzenli denetimlere tabi olması gerekmektedir. Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, tescil süreçlerinde ve sonrasında müvekkillerimize her aşamada hukukî danışmanlık hizmeti sunarak, kuruluşların yasalara uygun şekilde faaliyet göstermelerini sağlıyoruz.
Vergi Muafiyeti ve Avantajları
Vergi muafiyeti kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için önemli avantajlar sunar ve bu kuruluşların sürdürülebilirliğini artırır. Türkiye’de, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar vergiden muaf olmak için 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesi ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesi gibi yasal düzenlemelere uygun olarak faaliyet göstermek zorundadırlar. Bu muafiyetler, bağış almak isteyen dernek ve vakıflar için büyük bir teşvik unsuru olup, mali yüklerini hafifletir. Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimize vergi muafiyeti başvuruları konusunda danışmanlık sağlayarak, gerekli belgelerin hazırlanması ve yasal prosedürlerin takip edilmesi hususunda profesyonel destek vermekteyiz. Bu sayede, müvekkillerimizin yasal yükümlülüklerini en doğru şekilde yerine getirerek, faaliyetlerine sorunsuz devam etmelerini sağlamaktayız.
Vergi muafiyetine hak kazanmış kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, belirli yıllık beyannameler ve mali raporlamalar hazırlamak zorundadır. Vergi muafiyetinden yararlanmak isteyen dernek veya vakıfların, ilk olarak Gelir İdaresi Başkanlığı’na başvuruda bulunmaları gerekmektedir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 10. maddesi ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13. maddesi gereğince yapılan bu başvuruların kabul edilmesi durumunda, kuruluşlar bu muafiyetlerden yararlanabilirler. Ayrıca, sosyal yardımlar, eğitim, sağlık hizmetleri ve kültürel faaliyetler gibi kamu yararına hizmet veren kâr amacı gütmeyen kuruluşların, mali denetimleri de sıkı bir şekilde yapılmaktadır. Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, bu süreçte müvekkillerimizin tüm yasal gereklilikleri yerine getirmelerine ve vergi muafiyeti avantajlarından maksimum düzeyde faydalanmalarına yardımcı oluyoruz.
Vergi muafiyeti başvuru sürecinin tamamlanmasının ardından, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, elde ettikleri bağışlarla daha geniş kitlelere ulaşma imkanı bulur. Bu muafiyetler, kuruluşların hibe ve fonlardan yararlanarak projelerini finanse etmelerine olanak tanır ve topluma daha etkin şekilde hizmet etmelerini sağlar. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddelerinin sunduğu avantajlardan yararlanarak, kuruluşlar bürokratik engellerden kurtulur ve mali kaynaklarını doğrudan amaçlarına yönlendirebilirler. Karanfiloğlu Hukuk Bürosu olarak, bu sürecin her aşamasını titizlikle takip edip, müvekkillerimizin mali avantajlarını en üst seviyede tutmalarını sağlıyoruz. Bu sayede, müvekkillerimizin sosyal sorumluluklarını yerine getirirken yasal mevzuata uygun bir şekilde faaliyet göstermesine destek oluyoruz.
Bilgilendirme: Bu yazı yalnızca genel bilgilendirme amacı taşımaktadır ve kişisel durumunuzun değerlendirilmesi için bir hukuk uzmanına danışmanız önemle tavsiye edilir. Bu yazıdaki bilgilerin kullanılmasından kaynaklanabilecek herhangi bir sorumluluk kabul edilmemektedir.